Anahtar Parti Lideri’nden sert açıklamalar – Gündem

ANAHTAR Parti Lideri Yavuz Ağıralioğlu, DEM Parti Grup Başkanvekili Sırrı Süreyya Önder’in vefatından sonra yaşanan gelişmelere ilişkin sert tepki gösterdi. Ağıralioğlu, “Biz ölenlerin arkasından konuşacak insanlar değiliz. Ama vefattan sonra öyle şeyler söylediniz ki; şehitlerimiz ölmediler, diridirler, şehitlerimizi rencide ettiniz. Çocuklarınızı 40 yıldır katleden bir alçağın taziye telgrafı yayınladığı, salondaki herkesin de alkışladığı bir merasimle şehidi şühedayı ezdiniz. Aynı gün evlatlarınız şehit olmuştu. Evlatlarınızdan Sırrı Süreyya Önder’in merasimi için yaptığınız merasimi esirgediniz. Siz Atatürk Kültür Merkezi’nde istediğiniz adamı ağırlayın, uğurlayın diye mi öldüler? Şehitlerimizin hepsine bu merasimden istiyoruz. Evlatlarımızın, şehitlerinin hepsinin fotoğrafını okşamanızı istiyoruz” dedi. Ağıralioğlu, hükümete de tepki göstererek, referandum çağrısında bulundu. Ağıralioğlu, “Terörsüz Türkiye diye zırhladığınız paradigma değişikliğini milletinizin onayına sunacaksınız. Bu uğurda mücadele etmiş evlatlarınızı ezemezsiniz, üzemezsiniz. Kendi evlatlarını katledenlerin, kendi evlatlarının katiline sebep olan terör örgütünün mesajlarının okunduğu, muhatap alındığı bir ülke ayakta kalamaz. Referanduma ve seçime mecburiyet oluşturuyorsunuz. Referandum istiyoruz” ifadesini kullandı.
Anahtar Parti Genel Başkanı Yavuz Ağıralioğlu, partisinin genel merkezinde yatığı basın toplantısında,
özetle şunları söyledi: “22 Ekim’de Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli’nin Kandil’i muhatap alarak, İmralı’yı muhatap alarak, Öcalan’ı muhatap alarak umut hakkından bahsedip meclise davet çıkararak başlattığı sürecin bütün detaylarını takip ederek bugüne geldik. Ne olduğunu, niçin başladığını, hangi gerekçelerle başlatıldığını henüz milletimizin de idrak edemediği bu süreç, her geçen gün millet vicdanına yük olan başka belirtilerle karşı karşıyayız. Sürecin başından itibaren Öcalan’ın muhatap alınmasına, meclise çağrılmasına, Umut Hakkı’nın öznesi yapılmasına, İmralı’nın Kandil’e, Kandil’in Erbil’e, Erbil’in Haseki’ye irtibatlandırılarak bir sürecin başlatılmasına kaygılarımız vardı. Siyasetin bu paradigma değişikliğine sebep olan şeyi meşru görmediğimizi, bu muhataplığın, sadece Öcalan üzerinden yapılan muhataplığın terörsüz Türkiye hedefini gerçekleştirmekten çok daha hasarlı başka sonuçlar olacağını, bunun kandilin sırtını sıvazlamak, teröristlere siyaseti mahkum etmek, teröre karşı siyaseti aciz hale getirmek, meclisi boşa düşürmek, bu uğurda verilmiş mücadelelerin tamamında bedel ödemiş aileleri rencide etmek, şehidi şühedayı üzmek, gazileri yaptıkları onca fedakarlığa rağmen sahipsizliğe terk etmek demek anlamına geleceğini defalarca zikrettik.
AYNI GÜN EVLATLARINIZ ŞEHİT OLDU!
3 Mayıs’ta Türkçüler Günü’nde, Sıra Süreyya Önder’in vefatı sonrasında başlayan yeni fotoğraflarla tartışmanın alevlendiği bir takım enfeksiyon alanları var. Ömrü boyunca siyasetin latifesini yaptığı için, siyasi mücadelesinin içerisinde, ‘’çok şakacıydı, çok vicdanlıydı, siyasette. Çok başka bir sesti, rahmetli, barış için her şeyi yapardı’ diye tarif ettiğiniz DEM grubunun Meclis Başkan Vekili Sırrı Süreyya Önder üzerinden, gelişen bir komplikasyon alanı var. Yani bizi ölenlerin arkasından konuşmak gibi bir vicdansızlığa sıkıştırmasın diye çok sebat ettik. Biz ölenlerin arkasından konuşacak insanlar değiliz. Ama vefattan sonra öyle şeyler söylediniz ki; şehitlerimiz ölmediler, diridirler, şehitlerimizi rencide ettiniz. Çocuklarınızı 40 yıldır katleden bir alçağın taziye telgrafı yayınladığı, salondaki herkesin de alkışladığı, bir merasimle şehidi şühedayı ezdiniz.
KARNELERİNİ ALIP MEZARA KOŞAN ÇOCUKLARIMIZ VAR
Kız çocukları babalarına âşık olurlar. Kız çocukları babalarına âşık oldukları için vedalarında herkesten dokunaklı konuşurlar. Sırrı Süreyya Önder’in de vefatında babasına âşık olmuş, babasını sevmiş bir kız çocuğunun veda cümlelerini duyduk biz. Barış diye konuştuklarımızın bu uğurda Kürtler PKK ile irtibatlanmasın, Kürtleri PKK bizden almasın diye en sevdiğimiz evlatlarımızı büyütmek için canımız çıkmış, büyütmek için her türlü bedele katlanıp isimlerini söylerken içimizin titrediği evlatlarımızı kınalayıp vatanın selameti için gönderip sonra ay yıldızlı al bayrağı sarılı tabutlarda alıyoruz. Keşke onlara da bir şeyler söylenseydi. Âşık olacak babası olmamış, babasına âşık olma imkânı olmamış kızlarımızın, babasıyla fotoğraf çektirememiş, kokusunu duyamamış, mezarlarını koklayarak büyümüş çocuklarımızın hatırı sayılsaydı.
PKK’YA TEPKİ GÖSTERMEDİ, BİR ŞEHİT CENAZESİNDE FOTOĞRAFI YOK
PKK’ya kızarken görülseydi mesela, bu barış havarileriniz. PKK’ya bağırırken görülseydi mesela, Öcalan’a yeter artık derken görülseydi mesela, bir şehit cenazesinde fotoğrafı olsaydı mesela, barış havarilerinizin. ‘Rahmetli barış olması için her şeyi yaptı’ diye konuştuklarımızın evlatlarımızın yanında, bir defa hüznümüzü paylaşırken fotoğrafı olsaydı. Bir defa evlatlarımıza yapılanı kınarken bir beyanatı olsaydı.
Çocuklarımızı 40 yıldır öldürenlerle fotoğrafınız var. Ne için mücadele ederseniz ona sarılıp uğurlanırsınız. Evlatlarımız bayrak için mücadele ettiler, bayrağa sarıldılar. Siz Türk bayrağı için mi mücadele ettiniz de Türk bayrağına sarıldınız? Çocuklarımızı 40 yıldır öldürenlerle dağlarda fotoğraflarınız var. Kandil’de fotoğraflarınız var. İsimlerini söylersem ağzım kirlenir.
Türk solu, PKK’nın rahminde büyüdü, PKK’nın elinde rehin kaldı. 80’de solcuydular, 80’den sonra Apocu oldular. Bu vicdanınız bizim evlatlarımıza niçin değmedi sizin? Çocuklarımız baba deyince başlarını öne eğerek büyüdüler. Bazı çocuklar babalarına koşarken mezarlara koşarak büyüdüler. Kızlarımız hayat arkadaşlarını seçince mezar taşlarını öpmek için sevdiklerini babalarının mezarına götürdüler. Ama siz barış havarisiniz, biz kandan beslenen oluyoruz. Öcalan’a babam demiş, Öcalan ona oğlum demiş, o onu babası bilmiş, vefatına telgraf göndermiş, alkışlanıyor. Kendinize gelin!
BABAMA İĞNE BATIYOR DİYEN KIZIN ÇIĞLIĞI VAR
40 yıldır evlatlarınızı katleden bir alçağın taziye mesajı geldiği yerde alkışlar oluyor, siz orada ne oturuyorsunuz yahu? Siz ne yapıyorsunuz tam olarak? Heves ettiğiniz şey nedir? Hangi tehlikeyi savuşturuyorsunuz? Terörsüz Türkiye derken katlettiğiniz şey neyi savuşturmak adına sizi bu zillete düşürüyor? Siyaseti niçin boşa düşürdünüz? Niçin bu kadar ilkesiz, ölçüsüz, kör göze, parmak işlere heves ediyorsunuz? Aynı gün şehidiniz var. Önder Özden’in şehidi var. Yakasında babasının fotoğrafının ne anlama geldiğini bilmeden takılmış fotoğrafına, iğne battığı için babama batıyor diyen bir kızın çığlığı var. Bundan sonra siyaseti de, mücadelemizi de boşa düşürmüş olduğunuz bu merasimi her şehidimiz için istiyoruz. Şehitlerimizin hepsini böyle uğurlayacaksınız. Evlatlarını çağıracaksınız, dinleyeceksiniz. Bütün evlatlarını konuşturacaksınız. 40 yıldır mücadele etmiş evlatlarınızın çektiği acılara saygılı olacaksınız.
Siz Atatürk Kültür Merkezi’nde istediğiniz adamı ağırlayın, uğurlayın diye mi öldüler? Şehitlerimizin hepsine bu merasimden istiyoruz.
CANINA OKUYACAĞIZ DEDİKLERİNİZLE CAN YOLDAŞI OLDUNUZ!
2023’te seçilirken, biz bunların canını okuyacağız dediniz. Bugün beraber olduklarınıza, bugün can yoldaşı olup konuştuklarınıza, 2023’te diyordunuz ki, biz bunların canını okuyacağız. Şimdi can oldunuz onlara. Diyordunuz ki bunları muhataba almayacağız, muhatap olanların da canını okuyacağız. Hem onlarla muhatap oluyorsunuz hem onların arkasındaki terör örgütüyle muhatap oluyorsunuz, hem de bütün bunları yaparken milletinize verdiğiniz sözden vazgeçiyorsunuz. Görülüyor ki bir paradigma değiştiriyorsunuz.
Şimdi canına okuyacağız dediklerinize can yoldaşsınız. Temsil imkânı vermeyeceğiz dediklerinize meclis adresi olarak gösteriyorsunuz. Bu süreçte yeni ittifak kurdunuz.
KADERE BAK; KİMLER KİMLERLE BERABER!
Cumhurbaşkanının lafı geldi şimdi. ‘Kadere bak, kimler kimlerle beraber.’ Çıraklık döneminizde yaptıklarınız güzeldi, ustalık döneminde berbat oldu memleket. Devletin başına devlet gelecek diye konuşuyordu ülküdaşlarınız, devletin başına devlet geldi, başımıza gelmeyen kalmadı. Dolayısıyla şimdi yaptıklarınızı referanduma götürmek zorundasınız. Bu yaptığınız paradigma değişikliği mühim bir değişiklik. Anladığımız kadarıyla milletinizle hürmetle etmiyorsunuz, gerekçesini de söylemiyorsunuz. Bunu niçin şimdi planladığınızı, niçin 99’da yapmadığınızı, niçin 2013’te yapılana sövdüğünüzü, niçin o zaman birbirilerinize en ağır laflarla hakaret ettiğinizi söylemiyorsunuz. Referandum yapmayı çok sevdiğiniz için söylüyorum. Bunun onaylanmaya ihtiyacı var. 2023’teki seçimde vekaleti milletinizde teröre müsamaha yok, teröristlerin canına okuyacağız, muhataplık kabul etmeyeceğiz diye aldığınız vekalet boşa düştü.
REFERANDUM ÇAĞRISI
Bu işi yapmaya çok kararlıysanız milletinize de anlatacaksınız, onay alacaksınız yeniden. Referandum istiyoruz. Çok seviyorsunuz referandum yapmayı. Millet iradesinin üstünde irade tanımıyoruz. Siz de tanımıyorsanız biz de tanımıyoruz. Dolayısıyla bu onay merci millet olduğu gerçeğinden hareketle sizi referanduma davet ediyoruz. Siz seçilince nasıl yöneteceğinize de onay verildiğini zannediyorsunuz. Sadece yönetme onayı aldınız. Şimdi bu yaptığınız terörsüz Türkiye diye zırhladığınız paradigma değişikliğini milletinizin onayına sunacaksınız.
Referanduma ve seçime mecburiyet oluşturuyorsunuz.
MİLLET BİZİ ÇOCUKLARIMIZIN KATİLLERİNE GÜLERKEN GÖRMEYECEK!
Bizim durduğumuz yer belli. Biz 40 yıldır bu millet terörle ilgili hangi hassasiyet koordinatlarında duruyorsa orada duruyoruz. Ölenlere, ölenler üzerinden, dirilere, diriler üzerinden, şehitlere, şehitler üzerinden kalanlara böyle bir silsile şeklinde mağduriyet oluşmaya başladı. Sizi milletinizin ödediği bedellere hürmet etmeye davet ediyoruz.
Milletimiz bizi çocuklarımızın katilinden medet umarken, Öcalan’dan bir barış havarisi çıkarmaya heves ederken görmeyecek. Milletimiz bizi devlet millet düşmanlarıyla aynı safta görmeyecek.
PKK’YA DÜŞMAN KÜRDE KURBANIZ
Biz 40 yıldır PKK Kürtleri bizden almasın diye evlatlarımızı veriyoruz, en kıymetli varlığımızı, canlarımızı veriyoruz. Kürde evlatlarımızla kurbanız. Evlat büyütüyoruz, gönderiyoruz, vuruluyor kurbanız. Evlat büyütüyoruz, vuruluyor, uzuvlarını kaybediyor, gaziyiz kurbanız. Evlat büyütüyoruz, gönderiyoruz, ay yıldızlı al bayrağa sarılıp gönderiyorlar. Bir gün Kürde kem söz etmiyoruz, PKK’ya düşmanız, kürde kurbanız. Sıra dağlar gibi evlatlarımızı poşetlerle alıyoruz biz. Bir gün kürde kem söz etmedik. Bir gün demedik bunları Kürtler vuruyor diye. PKK alçakları vuruyor dedik. Şimdi siz diyorsunuz ki utanmadan Öcalan Kürtlerin temsilcisidir. İşinize bakın. Öcalan’ı Kürt’e değdirmenize de müsaade etmeyeceğiz.
Kürtleri PKK ile bizden alamadılar. Netanyahu’ya da Kürtleri kaptırmayacağız. PKK’ya kaptırmadığımızı Amerika’ya da kaptırmayacağız, İsrail’e de kaptırmayacağız. PKK’nın yapamadığını size de yaptırmayacağız.
Milletimiz nerede durduğumuzu bilsin. Sahipsiziz zannetmesin. Bizim hassasiyetlerimizde kimse yok diye düşünmesin. Biz varız.” (Sudi ÇANDIR)