Haberler

Cemil Çöloğlu’ndan Anahtar Parti’nin Açıklamasına Yanıt Geldi!

Anahtar Parti’den istifa ederek AK Parti’ye geçen siyasetçi Cemil Çöloğlu, CT Haber TV’de yayınlanan Canlı Gündem programında yaptığı açıklamalarla gündeme oturdu.

Anahtar Parti’deki süreci detaylarıyla anlatan Çöloğlu, Başkan Umut Ergül’le aralarında kişisel bir husumet bulunmadığını, tüm çabasının parti içi yapıyı daha iyi hâle getirmek için olduğunu vurguladı. Çöloğlu, hakkında çıkan “kadına şiddet” iddialarını ise kesin bir dille yalanladı. “Ne davam var, ne cezam, ne de kadına şiddetle ilgili en ufak bir hukuki sürecim. Bu bir karalama kampanyasıdır” ifadelerini kullandı.

Ayrıca, Anahtar Parti’den ayrılmadan önce Umut Ergül’le görüştüğünü ve kırmadan, dökmeden AK Parti’ye geçiş yaptığını belirten Çöloğlu, kendisine yönelik disiplin işlemi haberlerinin ardından sosyal medya paylaşımlarını da sildiğini söyledi. “Muhammed Fevzi Aygün Başkanımızla görüştüm, bilgilendirdim. Rozetimi taktı. Bu geçiş sürecinde kimseye saygısızlık etmedim” diyen Çöloğlu, kendisine yöneltilen suçlamalarla ilgili hukuki mücadele başlatacağını açıkladı.

Çöloğlu, “Benim en doğal hakkım bir partiden ayrılıp diğerine geçmek. Ama bu geçişi itibarsızlaştırma girişimlerini kınıyorum” sözleriyle açıklamasını tamamladı.

İşte Çöloğlu’nun açıklamasının tamamı…

“Yıllardır CT Haber’de yorumculuk yapıyorum Can Bey. Kimi kırdıysak, kimi döktüysek burada, bu bir düşmanlık değil. Bazı medya kuruluşları, bazı insanlar… Onlar kendilerini bilirler. Ben burada konuşmacı olarak olduğum için bana bazı yerlerde ambargo uygulanıyor ya da benimle ilgili haberler yapılmıyor. Hiç önemli değil, hiç sıkıntı yok.

Biz Umut Ergül Başkan’la bir yola çıktık. Anahtar Parti olarak çok da güzel bir diyalogla… Zaten önceden de tanırdım, çok değerli bir kişi, çok değerli bir insan. Tabii ki parti içinde tartışmalarımız oldu ama şahsi olarak değil. Partimizin daha iyi olması, daha güzel olması için mücadele verdik. Kimseyle kin, nefret, düşmanlık gibi bir durumum yok. Oradaki ortamın daha sağlıklı olması için mücadele edildi. “Şöyle oldu, böyle oldu” demem, bu bana yakışmaz.

Zaten olay şu: Orada çoğunu yeni tanıdım, çoğunu uzaktan tanıyordum. Orada 5-6 aylık bir maceramız oldu. Kimseye iyi de diyemem, kötü de diyemem. Hepsi de kendi dalında, kendi işinde iyi, karakterli insanlardır.

Biz burada bir yayın yaptık. Rasim Arı’nın belediye ile ilgili mahkemesiyle, şu suyla bu suyla ilgili konuşurken ben de konuşma esnasında isim vermeden, karşımda bir kimseyi görmeden, muhatap olmadan, Nevşehir jargonuyla konuştum. Sonuçta Nevşehirliyiz. Ufak tefek davaların uzlaştırması olmuyor mu? Tehditti, şantajdı… Mesela ben bir haber sitesinin altına “kansız köpek” yazdım, bir kıza tecavüz etmiş, öldürmüş… Uzlaştırmaya beni çağırdılar. Uzlaştırmada para istediler. Hani diyorlar ya, para geçiyor, olay para falan geçiyor işte. Gülüyorlar falan… Ben uzlaştırmayı söyledim. Ceza Muhakemesi Usul Kanunu’nu biliyorum. 18 ay jandarmada görev yaptım. Bu jargon kayıyor, Adana’ya, genel merkeze, buradan Umut Bey’e bildiriliyor.

30 Mayıs akşamı çağırdı beni. Umut Bey çok beyefendi bir insan. “Cemil Abi böyle böyle bir durum var,” dedi. Ben burada suçlu değilim. Bir hatam yok. Kadına şiddet gibi bir durum da yok. Ceza almamışım, hukuken bir ifadem yok, başka bir şey yok. Biz başkasının mahkemesiyle ilgili bir uzlaştırmadan bahsettik. Bunu Nevşehir jargonuyla söyledik. Ama bu, sanki bir kadına yolda giderken inmişiz, dayak atmışız, kadına şiddet uygulamışız gibi gösterilmiş. Dava açılmış, mahkememiz devam ediyor gibi gösterilmiş. Öyle bir konu yok.

Çok beyefendi bir şekilde görüştük. Umut Bey’le iş olarak konuştuk bazı şeyleri. Hemen sosyal medya hesaplarımdan Anahtar Parti ile ilgili bütün paylaşımlarımı kaldırdım. Hatta 31 Mayıs’ta “Başkanım, ben gelmeyeyim, seni de rahatsız etmeyeyim. Sana da ‘acaba niye geldi?’ denmesin,” dedim. “Sen zoruma düşme,” dedim. Tamam dedi. Aradan 20 gün geçti. Kimseyi kırmadan, kimseyi dökmeden, kimseye hiçbir şey demeden biz Muhammed Fevzi Aygün Başkanıyla görüştük. Zaten bizim yanımızda büyüdü. Ben Anahtar Parti’ye geçerken de onunla istişare ettim. “Böyle böyle bir şey var,” dedim. Görüşmemizi yaptık, bilgilendirdim. Anahtar Parti’ye öyle geçtim. Kimseye, oraya da buraya da saygısızlık yapmadım.

Ben görevlerimi sildim ama kanunen işte disipline verilecekmiş, genel merkez işleyecekmiş falan derken, dün itibariyle sosyal medyada ve Yargıtay’da istifamı ettim. Kimseye kötü bir şey demedim. Anahtar Parti’nin hiçbir çaycısına varana kadar kötü bir şey söylemedim, söylemem de. Bu benim kaliteme yakışmaz.

Ama bugün bir basın açıklaması yapılmış ve basına verilmiş. Basında, benim kadına şiddetten dolayı partide disipline verildiğim, işlemler başlatıldığı söylenmiş. Ben bunu kabul etmiyorum. Öyle bir durumum yok. Mahkemem yok, davam yok, cezam yok. Kadına şiddet olayıyla ilgili hiçbir yerde böyle bir durum yok.

Tamam, kendi aralarında genel merkez şöyle der, böyle der… Ama bunu basına, ismimi de vererek “Cemil Çöloğlu” diye aktaranlar olmuş. Ben hukuki mücadelemi bunlarla vereceğim. Avukatımla da görüştüm, mesajlaştık. “Senin itibarsızlaştırma durumun var,” dedi. Ben de üzüldüm. Umut Başkan’ı çok seviyorum, beni çok üzdü. Ona karşı bir saygısızlık yapmadım. Partisine karşı bir saygısızlık yapmadım. Antipatik bir şey yapmadım.

Zaten kendisine en son 31 Mayıs’ta, yönetimle ilgili bir durum vardı, “Ben görevlerimi bırakacağım. Bu yönetimle ilgili bazı şeyler olmasa…” dedim. Bunu kendisine birkaç defa da söyledim. Ben kırarak, dökerek, bir yeri rencide ederek bir yere geçmedim ki. Benim en doğal hakkım. Anahtar Parti’ye geçmek de, AK Parti’ye geçmek de benim en doğal hakkım. Sağ olsun Muhammed Fevzi Başkan bana rozet taktı. Ama buraya geçtim diye böyle şeylerin yapılması beni çok üzdü. Kınıyorum.”

Source link

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir